Helalkavramı, meşru, caiz, mubah tabirleri ile de ifade edilir. Ayet-i kerimede şöyle buyurulur: “E şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır.”1 Haram ise, dinen yapılması ve yenilip içilmesi kesin olarak yasaklanmış olan şeylerdir. Haram olan
Kuran-ı Kerim bizlere helal ve haram kılma yetkisinin Allah’a ait olduğunu bizlere bilmediğimiz şeyler hakkında şu helaldir veya şu haramdır dememizi yasaklamaktadır. Bu husus ile ilgili iki ayet-i kerimeyi sizlerle paylaşmak isterim. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır.
1 Yarışmalarda alınan ödüller helal midir? Yapılan bir yarışma sonunda hak edilen ödülü almak haram değildir. Mesela; öğrenciler arasında bir şiir yarışması açılmış ve ortaya bir ödül konmuştur.
Lisanseğitimini Erzurum Atatürk üniversitesinde gıda bilimi ve teknolojisi alanında tamamladı ve Ohio State Üniversitesinden 1993 yılında doktora derecesi ile mezun oldu. 1996 yılında doçent, 2002 yılında profesör oldu. 2018 yılından bu yana İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinde, Helal Gıda Ar-Ge Merkezi Müdürü ve Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı olarak görev
Eğer bir lokmadan gaflet meydana gelirse bil ki o lokma şüpheli veya haramdır.” buyurmuş, Abdülkâdir Geylânî Hazretleri de bizleri şöyle ikaz etmiştir: “Haram yemek kalbi öldürür, helâl yemek ise ihyâ eder. Lokma var seni dünya ile, lokma var seni âhiret ile meşgûl eder. Lokma var, seni Hâlık Teâlâ’ya rağbet
Rabbimizharam olanı söylemiş, helal olanı söylemiş, Kuranı Kerimde ve Hadisi şeriflerde gayet açık olarak bildirilmiş. Allah anne babaya itaatı emreder Ama Allahın haram kıldığı bir konu ise Anne babaya itaat edilmez. Koca içinde aynı şey geçerlidir. Helal yoldan cinsel ilişkiye girilir. Haram olan yoldan değil.
MtTNssj. "kul hakkı ile ilgili hikayeler" ile İlişikli yazılar
Lütfen Dini Hikayleri Dikkatli Bir Şekilde Okuyun. Anlamadığınız Kısımları Tekrar Tekrar Okuyun. İçlerinde Bulunan Hazineleri Yüreğinize Alın. HZ. ÖMER'İN ADALETİNE BİR MİSAL Ashab'tan Abdurrahman bin Avf, Hazreti Ömer halife iken onu makamında ziyarete gelmişti, selâm verip müsait bir yere oturdu. Hz. Ömer kendisiyle hiç meşgul olmuyor hattâ selâmını bile almıyordu. Hayretle neticeyi beklerken, Hazreti Ömer, işini bitirdikten sonra yanan mumu söndürdü; aynı onun gibi başka bir mum yaktıktan sonra Ve aleyküm selâm» deyip selâmını aldı. Ve konuşmaya başladılar. Abdurrahman bin Avf Hazretleri, Ömer Hazretlerine niçin o mumu söndürüp başkasını yaktıktan sonra kendisiyle meşgul olmaya başladığını sormuştu. Hazreti Ömer — Ya Abdurrahman, evvelki mum devletin hazinesinden alınmış mumdu. O yanarken şahsî işlerimle meşgul olsaydım Allah indinde mes'ul olurdum. Sizinle devlet işi konuşmıyacağımız için kendi cebimden almış olduğum mumu yaktım ondan sonra sizinle meşgul olmaya başladım, deyince Abdurrahman bin Avf Hazretlerinin gözleri yaşarmıştı. Ellerini kaldırarak şöyle dua etti — Ya Rabbi! Hattab oğlu Ömer'i bizim başımızdan eksik etme! Devlet hazinesini har vurup - harman savuranlara ne güzel bir numune-i imtisal değil mi?... Konumuzu Beğendiyseniz Paylaşarak Bize Destek Olabilirsiniz ve Ayrıca Başka Bir Müslüman Kardeşimizin Konudan Faydalanmasını Sağlayabilirsiniz.
Müʼmin, bu dünyanın bir imtihan mekânı, esas hayatın da âhiret hayatı olduğunu unutmamalıdır. Bunun için helâl-haram gözetmeden, yaptığının dünyasına ve âhiretine fayda mı zarar mı getireceğini düşünmeden, keyfince iş yapmamalıdır. MÂNEVİ DURUMUMUZU NASIL TEŞHİS EDERİZ? Helâl-haram hassâsiyeti, mü’minin mânevî durumunu teşhiste en hâyatî ölçüdür. Helâl kazancına haram karıştırmamanın ehemmiyet ve bereketini, merhum Mûsâ efendi -kuddise sirruh- şu hâdise ile anlatırdı HELÂL-HARAM HASSASİYETİNE DAİR MUHTEŞEM BİR ÖRNEK Gayr-i müslim bir komşumuz vardı. Sonradan müslüman olmuştu. Birgün kendisine hidâyete eriş sebebini sorduğumda şunları söyledi -Acıbadem’de tarla komşum Rebî Molla’nın ticaretteki güzel ahlâkı vesilesiyle müslüman oldum. Molla Rebî süt satarak geçimini temin eden bir zâttı. Bir akşam vakti bize geldi ve “ – Buyurun, bu süt sizin!” dedi. Şaşırdım “Nasıl olur? Ben sizden süt istemedim ki!” dedim. O hassas ve zarif insan “-Ben farkında olmadan hayvanlarımdan birinin sizin bahçeye girip otladığını gördüm. Onun için bu süt sizindir. Ayrıca o hayvanın tahavvülât devresi yediği otların vücüdunda tamamen izâlesi bitinceye kadar sütünü size getireceğim…” dedi. Ben “- Lafı mı olur komşu? Yediği ot değil mi? Helâl olsun!..” dediysem de Molla Rebî “ – Yok yok, öyle olmaz! Onun sütü sizin hakkınız!..” deyip hayvanın tahavvülât devresi bitene kadar sütünü bize getirdi. İşte o mübârek insanın bu davranışı beni ziyâdesiyle etkiledi. Neticede gözümden gaflet perdeleri kalktı ve hidâyet güneşi içime doğdu. Kendi kendime “ – Böyle yüce ahlâklı birinin dîni, muhakkak ki en yüce bir dîndir. Böylesine zarîf, hakşinâs, mükemmel ve tertemiz insanlar yetiştiren dinin doğruluğundan şüphe edilemez!” dedim ve kelime-i şehâdet getirip müslüman oldum. Lokman Hakîm’e; “‒Hikmeti kimden öğrendiniz?” diye sormuşlar. O da şu cevabı vermiş “‒Hikmeti körlerden öğrendim. Çünkü onlar değnekleriyle bir yeri yoklamadan adım atmazlar.” HELÂL-HARAM DEMEDEN DÜNYA İHTİRASLARINA MAĞLUP OLANLAR!.. Bu hikmetli kıssalar, helâl kazanç ve haram meselesi hususunda ne kadar titiz ve ihtiyatlı olmamız gerektiğini de pek bâriz bir şekilde ortaya koymaktadır. Zîrâ helâl kazanç, takvânın temel esaslarındandır. Ancak helâl-haram demeden dünya ihtirâsına mağlup olanlar, bu âlemde saltanat sürer gibi görünseler de, sonsuz âlemin ebedî birer sefîli ve yoksulu olmaktan kendilerini kurtaramazlar. Rasûl-i Ekrem şöyle buyurmuştur “Öyle bir zaman gelir ki, kişi malını helâlden mi haramdan mı kazandığına hiç aldırış etmez.” Buharî, Büyû, 7, 23 GÜNÜMÜZÜN EN BÜYÜK MESELESİ HELÂLE RİAYET EDEBİLMEK Hâsılı, hadis-i şerifte işâret edilen gafletlerin fazlaca zuhur ettiği ve gönüller haramları terk etmeye çalışsa da, onların gönülleri bırakmadığı günümüzde, helâle riâyet edebilmek, en mühim mesele ve en büyük ibâdettir. Bu büyük ibâdeti ifâ ederek Allah’ın emrine itaat, teslîmiyet ve rızâ hâlinde bulunabilen kalpler, dikenlerin arasından sıyrılıp renk renk açmaya mazhar olan güller misâli, birer hayır ve feyiz menbaı olurlar. Bunun aksine, haram ve şüpheli şeylere dalmış kalpler de, güllerin aksi olan dikenlerin arasına katılıp binbir kötülük kaynağı ve hattâ ahlâksızlık yuvası hâline gelirler.
HELÂL VE HARAM NEDİR? HELÂL NEDİR? Helâl, Allah tarafından müsaade edilen, zararsız şeydir. Helâlin özelliği; güzeldir, faydalıdır ve temizdir. HARAM NEDİR? Haram, Cenab-ı Allah tarafından kesin olarak yasaklınmış olan şeydir. Haramın özelliği; çirkindir, faydasızdır, zarar verir. Kur’an’da şöyle buyrulur. “Kendileri için nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar, de ki Bütün iyi ve temiz şeyler size helâl kılınmıştır.” Mâida Sûresi 4 Hz. Peygamber de şöyle buyurur “Helâl Allah’ın Kur’an’da helâl kıldığı şey, haram ise, Allah’ın Kur’an’da haram kıldığı şeydir. Allah bir çok haramlar koymuştur, sakın onları çiğnemeyin, koyduğu sınırı aşmayın.” Haramla helâl arasında bir de şüpheli şeyler vardır. Hz. Peygamber şöyle buyurur “Helâl de haram da açıktır. Bunların arasında şüpheli şeyler vardır. Bunu çokları bilmez. ġüpheli şeye düşen harama düştü demektir. Yasak olan korunun kenarında sürüsünü otlatan çoban gibidir, yasağa düşmesi yakındır. Uyanık olun, her melikin korusu vardır, o da haramlardır. Bedende bir et parçası vardır, o temiz olursa, bütün beden temiz olur, o bozuk olursa, bütün vücut bozulur. İşte o kalptir.” Ramuz el-Ehadis 204/6 İslâmda kalp temizliği esastır. Kalbin temiz olabilmesi için bedenin temiz olması lâzımdır. Bedenin temiz olabilmesi için de yenilip içilenin temiz olması gerekir. Hz. Peygamber, “ İnsan yediğinden ibarettir” diyor. Yenilip içilen helâlden olmazsa, insanın organları bile insana isyan eder, itaat etmez. Kalp de kararır.
Hikayemizi Okuyan Kişi Sayısı bir kız sevmiştim hala seviyorum adı Gül çiçek, Çok güzel biriydi, Dinine düşkün Başörtülü bir kızdı. Karşı apartmanda oturuyordu, Balkonları bizim camın en köşesinden Biraz da olsa görünüyordu, Her akşam gölge gelince Balkonda kitap okurdu Saatlerce, bazen Kur’an okuduğuna da şahidim, Sesi de çok güzeldi, Çok’u ve güzeli sadece gül çiçek için Yan yana kullanabilirim bir günCesaretimi toplayıp karşısına çıktı bakkaldan eve dönüyordu, Elinde poşetler, centilmenlik yapayım alayım dedim, Yardımcı olmama izin vermedi, ”Sizinle konuşmak istiyorum dedim Sadece 10 dakika biraz Lütfen”, başını öne eğdi, Yüzüme bakmıyor, Gözlerinin gözlerime dokunduğunu hiç görmedim hiç hissetmedim nasıl Bir titreme, ”ne oldu ne amaçla dedi”, ”Size aşığım dedim” , çıkı verdi ağzımdan, Belki biraz daha ağırdan almalıydım hoşlandım desem belki de olacaktı bu iş Aşığım deyince korktu tabi, ”Sizinle konuşamam Caiz değil dedi” ”lütfen çekilin önümden”, ”Caiz mi O ne demek”, ”Ek olarak bu soruyu sorduğunuz için bile aşkınıza karşılık vermem”, uzaklardan seyretmeye tahammül edecektim, Gitti, Sesini özleyecektim gitti, Ne de güzeldi gidişi, Acaba ne kastetmişti, Caiz ne demekti. Farklı bir dilden gün sokaktan taşınacağını öğrendim, Ailesiyle birlikte Yalova’ya yerleşiyorlarmış, Emekli olmuş babası, Daha sakin bir şehirde, Daha sakin bir hayat istiyormuş. Üzüntüden öldüm sandım bıçağı alıp tenimi değdirince hala nefes aldığımı anlamam uzun sürmedi, Annem görünce intihar ediyorum sanıp ağladı ama ben ona sarılıp Teselliye başladım hemen, yanlış anlaşılmaya Mahal yok, Gitti anneciğim…, Gitti göremeyeceğim onu bir daha, Gitti…, Onunla evlenemeyeceğim, Gitti Anne gitti…, Ya unutursam…Merak içi mi değişti, internetin başına geçtim ve Caiz ne demek onu araştırdım, Caiz; Genel olarak, Ruhsat verilmiştir, Günah değildir manasındaymış, Bizim onunla konuşmamız günah mı geçti araştırmalarım sonunda kalbimi Allah sevgisi kapladı, Bir ayetin ortasına düştüm Ve Kendimi oradan Kurtarmak istemedim. Kalpler Allah’ı anmakla mutmain olur Rad suresi, Sureler ezberleyip, Abdest almayı öğrendim, Namaz kıldım, Kur’an okudum, Gülümsedim sadaka dağıttım, Her şey çok hızlı ilerliyordu, Anladım ki Allah’ın yolunda bekleme yoktu..Aylar sonra bir camiden çıkarken, Gül çiçeği rastladım Ayaklarım titredi durdum, Allah dedim içimden onlarca kes Allah dedim, Kaç saniyede bir Allah denile bilirdi, Ona bakmamalıydım, Göz zinası İslam’da haramdı. Ayaklarımla temas kurdum Yürüyüp Evimin yolunu tuttum. Akşam annem geldi Beni görücü usulü bir kızla tanıştırmak istediğini söyledi, Onunla evlenirsem Çok iyi bir yuvam olurmuş, Ahlaklı Güzel ve şefkatli bir eş, Gül çiçeği unutmanın sağlıklı bir yöntemi idi belki de, Tamam dedim, Olsun, içeriye girdim Mavi bir elbise içinde Başörtülü bir kız Arkası dönük duruyordu, Selamünaleyküm, Aleykümselam dedi, Yüzünü bana çevirdi, Artık Caizdir Konuşabiliriz…Hikayeler KategoriKısa Hikayeler İbretlik Hikayeler Dini Hikayeler Aşk Hikayeleri Başarı Hikayeleri Gerçek Yaşam Hikayeleri Sizden Gelen Hikayeler Yaşam Tadında Kısa Hikayeler YoutubeHikayemizi Dinlemek İstermisiniz? KISA HİKAYELERSeverek Okuduğunuz hikayelerimize Android uygulamamızı indirerek cep telefonlarınızdan ve Tabletlerinizden Rahatlıkla Ulaşa Bileceksiniz.
helal ve haram ile ilgili kısa hikayeler